Bu yazı 31 Mart 2009 tarihli Günlük gazetesinde değiştirilerek ve bozularak yayınlanmıştır. Yazının aslı aşağıdaki gibidir. Gazeteye yazıyı bozarak yayınladıkları için tepki göstermiş olmama rağmen yazı asıl haliyle tekar yayınlanmamıştır.
Dünkü Günlük gazetesinde Ayhan Bilgen’in, başka bir konuyla ilgili yazdığı bir cümleyi, çok yadırgadığım bir haberi eleştirmek için kullanmak istiyorum: “Türkiye, en hayati konuların ciddiyetsizce ele alınıp tartışılabildiği bir ülke görünümü içinde…” Sözünü ettiğim haber, önceki günkü (25 Mart) Günlük gazetesinin arka sayfasında yer aldı ve başlığı “Küresel soğuma dönemi başlıyor” idi.
Evet, bence küresel ısınma dünyanın tartıştığı en hayati konulardan biri, belki de birincisi. Bu nedenle konunun daha fazla ciddiye alınarak tartışılması ve konuyla ilgili haber yaparken de aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekiyor.
Haberde bazı isim ve kaynaklar verilerek küresel ısınmanın tersine döndüğü ve iklim uzmanlarının dünyanın soğumaya başladığını bildirdikleri söyleniyor. Hatta kutup ayılarının sayısının artmakta olduğu gibi ilginç detaylar da veriliyor. Yani haber son derece ciddi. Haberin kaynağı ise net olarak belirtilmemiş. Ama habere uluslararası basının ciddi kaynaklarında ben rastlayamadım.
Üstelik arşivi taradığımızda Günlük gazetesinin bu tür bir haberi ilk kez vermediğini ve 23 Şubat tarihinde de Hüseyin Aykol imzasıyla “Küresel ısınma değil soğuma var” diye bir haber daha yayınlandığını görüyoruz.
Bu iki haberi neresinden tutup yorumlamak gerekir bir bakalım…
Sanırım öncelikle şunu hatırlatmak gerekli:
Dünya bilim çevreleri şu anda küresel ısınma mı var, yoksa küresel soğuma mı var diye bir tartışma içinde değiller. Küresel ısınma diye bir iklimsel olgunun varlığı kesinleşmiş durumda, bu konuda bilim çevrelerinde farklı görüşler mevcut değil ve üstelik BM’ye bağlı kurulmuş olan Nobel ödüllü bilimsel iklim değişikliği paneli (IPCC) için çalışan binlerce uzman tarafından hazırlanan son iklim değişikliği raporunda (IPCC, 2007) iklim değişikliğinin %90 kesinlikle tamamen insan kaynaklı olduğu da açıklanmış bulunuyor. Buna göre küresel düzeyde sıcaklıklar son 100 yılda ortalama 0,8 derece artmış durumda. Bu artış kimi yerlerde 1-2 dereceyi buluyor. Bugün artık konuşulan şey, küresel ısınmanın olup olmadığı değil. Ya da ısınma mı var soğuma mı var gibi 1970’lerde kalmış tartışmalar da değil. Bugünkü gündemimiz mevcut iklim krizinin ne gibi felaketlere yol açmakta olduğu, bu felaketlerinin etkisinin nasıl azaltılacağı ve küresel ısınmanın nasıl durdurulacağı gibi konular.
Yapılan tahminler, eğer atmosferdeki karbondioksit gazının artışı bu hızla giderse kimsenin tahmin etmediği kadar hızlı bir şekilde ve sadece önümüzdeki birkaç on yılda, şu anda 0,8 derece olan ısınmanın 2 derecelik kritik eşiği geçeceği ve küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanan kuraklık, susuzluk, açlık, büyük tayfunlar, iklim göçleri, savaşlar ve benzeri felaketlerin önlenemeyeceği yönünde. Yani yaşadığımız dünyanın geleceğiyle ilgili son derece ciddi bir krizle, dünyanın bugününü ve geleceğini tehdit eden en büyük ve en hayati sorunla karşı karşıyayız.
O halde bu küresel soğuma haberleri nereden çıkıyor? Günlük gazetesinin haberinde geçen Roy Spencer gibi isimler kim oluyor?
İklim değişikliğinin dünyanın gündemine geldiği son 20 yıldır, bu açık gerçeği çarpıtmak ve gözlerden gizlemek için müthiş bir “ahlaksız kampanya” yürütülüyor. Dünya bilim çevreleri küresel ısınma konusunda bir görüş birliği içindeler, ama sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen kimi araştırmacılar ve yazarlar, önce küresel ısınmanın olmadığını, hatta soğuma yaşandığını, küresel ısınma gizlenemeyecek kadar belirginleştiğinden beri de ısınmanın insan kaynaklı olmadığını iddia ediyorlar. “Kuşkucular” adı verilen bu grupta daha önce evrim teorisine karşı “akıllı tasarım” görüşünü savunan Roy Spencer gibi isimler, çevre hareketlerini eleştiren kitaplar yazan Björn Lomborg gibi araştırmacılar ve Fred Singer gibi yazarlar bulunuyor. Bu isimlerin ortak özelliklerinden biri, bir dönem Küresel İklim Koalisyonu adıyla kurulan ve ABD kömür birliklerinin ve başta ExxonMobil olmak üzere büyük petrol şirketlerinin milyonlarca dolar akıttığı kuruluşlarla olan ilişkileri ve George W. Bush yönetiminin yıllar boyu süren iklim değişikliğini inkar ve hiçbir şey yapmama politikasının teorisyenliğini yapmış olmaları.
Kömür ve petrol şirketlerinin başını çektiği bu kampanyanın nedeni açık. Küresel ısınmanın asıl nedeni fosil yakıtlara, yani kömür, petrol ve doğal gaza dayalı enerji, sanayi, ulaşım ve benzeri politikaların sürdürülmesi. Küresel ısınmaya karşı alınacak başlıca önlem ise elbette kömür, petrol ve doğal gaz kullanımını azaltmak. Bundan en çok zarar görecek olanlar da aralarında dünyanın en çok kâr eden bazı çok uluslu şirketlerinin de bulunduğu, işte bu petrol ve kömür kartelleri. Tatlı kârlarından vazgeçmek istemeyen bu şirketlerin her yere yerleştirdiği lobiler, her türlü yanlış bilgilendirmeyi ve yalanı yaymaya devam ediyorlar. Üstelik bilimselmiş gibi ortaya sürdükleri bu görüşler James Hansen gibi dünyanın en önemli iklim bilimcileri tarafından defalarca çürütülmesine ve bütün ciddi bilim kuruluşları (haberde ismi geçen Max Planck Enstitüsü dahil) küresel ısınmanın varlığı, nedenleri ve çözüm yolları konusunda görüş birliği içinde olmalarına rağmen.
Küresel ısınmanın bugünümüzü ve geleceğimizi tehdit eden en önemli sorun olduğunu çok daha iyi anlamak ve bu tür manipülasyonlara alet olmamak zorundayız. Çünkü küresel ısınma mücadelesinden şüphe duymamıza ve çözüm yolunda atmamız gereken acil adımlarda geç kalmamıza neden olan her yanlış, bizi susuzluğa, açlığa ve büyük felaketlere biraz daha yaklaştırıyor. Günlük gibi, ciddi ve iddiası olan bir gazetenin de daha özenli olması gerekiyor.
Dünkü Günlük gazetesinde Ayhan Bilgen’in, başka bir konuyla ilgili yazdığı bir cümleyi, çok yadırgadığım bir haberi eleştirmek için kullanmak istiyorum: “Türkiye, en hayati konuların ciddiyetsizce ele alınıp tartışılabildiği bir ülke görünümü içinde…” Sözünü ettiğim haber, önceki günkü (25 Mart) Günlük gazetesinin arka sayfasında yer aldı ve başlığı “Küresel soğuma dönemi başlıyor” idi.
Evet, bence küresel ısınma dünyanın tartıştığı en hayati konulardan biri, belki de birincisi. Bu nedenle konunun daha fazla ciddiye alınarak tartışılması ve konuyla ilgili haber yaparken de aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekiyor.
Haberde bazı isim ve kaynaklar verilerek küresel ısınmanın tersine döndüğü ve iklim uzmanlarının dünyanın soğumaya başladığını bildirdikleri söyleniyor. Hatta kutup ayılarının sayısının artmakta olduğu gibi ilginç detaylar da veriliyor. Yani haber son derece ciddi. Haberin kaynağı ise net olarak belirtilmemiş. Ama habere uluslararası basının ciddi kaynaklarında ben rastlayamadım.
Üstelik arşivi taradığımızda Günlük gazetesinin bu tür bir haberi ilk kez vermediğini ve 23 Şubat tarihinde de Hüseyin Aykol imzasıyla “Küresel ısınma değil soğuma var” diye bir haber daha yayınlandığını görüyoruz.
Bu iki haberi neresinden tutup yorumlamak gerekir bir bakalım…
Sanırım öncelikle şunu hatırlatmak gerekli:
Dünya bilim çevreleri şu anda küresel ısınma mı var, yoksa küresel soğuma mı var diye bir tartışma içinde değiller. Küresel ısınma diye bir iklimsel olgunun varlığı kesinleşmiş durumda, bu konuda bilim çevrelerinde farklı görüşler mevcut değil ve üstelik BM’ye bağlı kurulmuş olan Nobel ödüllü bilimsel iklim değişikliği paneli (IPCC) için çalışan binlerce uzman tarafından hazırlanan son iklim değişikliği raporunda (IPCC, 2007) iklim değişikliğinin %90 kesinlikle tamamen insan kaynaklı olduğu da açıklanmış bulunuyor. Buna göre küresel düzeyde sıcaklıklar son 100 yılda ortalama 0,8 derece artmış durumda. Bu artış kimi yerlerde 1-2 dereceyi buluyor. Bugün artık konuşulan şey, küresel ısınmanın olup olmadığı değil. Ya da ısınma mı var soğuma mı var gibi 1970’lerde kalmış tartışmalar da değil. Bugünkü gündemimiz mevcut iklim krizinin ne gibi felaketlere yol açmakta olduğu, bu felaketlerinin etkisinin nasıl azaltılacağı ve küresel ısınmanın nasıl durdurulacağı gibi konular.
Yapılan tahminler, eğer atmosferdeki karbondioksit gazının artışı bu hızla giderse kimsenin tahmin etmediği kadar hızlı bir şekilde ve sadece önümüzdeki birkaç on yılda, şu anda 0,8 derece olan ısınmanın 2 derecelik kritik eşiği geçeceği ve küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanan kuraklık, susuzluk, açlık, büyük tayfunlar, iklim göçleri, savaşlar ve benzeri felaketlerin önlenemeyeceği yönünde. Yani yaşadığımız dünyanın geleceğiyle ilgili son derece ciddi bir krizle, dünyanın bugününü ve geleceğini tehdit eden en büyük ve en hayati sorunla karşı karşıyayız.
O halde bu küresel soğuma haberleri nereden çıkıyor? Günlük gazetesinin haberinde geçen Roy Spencer gibi isimler kim oluyor?
İklim değişikliğinin dünyanın gündemine geldiği son 20 yıldır, bu açık gerçeği çarpıtmak ve gözlerden gizlemek için müthiş bir “ahlaksız kampanya” yürütülüyor. Dünya bilim çevreleri küresel ısınma konusunda bir görüş birliği içindeler, ama sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen kimi araştırmacılar ve yazarlar, önce küresel ısınmanın olmadığını, hatta soğuma yaşandığını, küresel ısınma gizlenemeyecek kadar belirginleştiğinden beri de ısınmanın insan kaynaklı olmadığını iddia ediyorlar. “Kuşkucular” adı verilen bu grupta daha önce evrim teorisine karşı “akıllı tasarım” görüşünü savunan Roy Spencer gibi isimler, çevre hareketlerini eleştiren kitaplar yazan Björn Lomborg gibi araştırmacılar ve Fred Singer gibi yazarlar bulunuyor. Bu isimlerin ortak özelliklerinden biri, bir dönem Küresel İklim Koalisyonu adıyla kurulan ve ABD kömür birliklerinin ve başta ExxonMobil olmak üzere büyük petrol şirketlerinin milyonlarca dolar akıttığı kuruluşlarla olan ilişkileri ve George W. Bush yönetiminin yıllar boyu süren iklim değişikliğini inkar ve hiçbir şey yapmama politikasının teorisyenliğini yapmış olmaları.
Kömür ve petrol şirketlerinin başını çektiği bu kampanyanın nedeni açık. Küresel ısınmanın asıl nedeni fosil yakıtlara, yani kömür, petrol ve doğal gaza dayalı enerji, sanayi, ulaşım ve benzeri politikaların sürdürülmesi. Küresel ısınmaya karşı alınacak başlıca önlem ise elbette kömür, petrol ve doğal gaz kullanımını azaltmak. Bundan en çok zarar görecek olanlar da aralarında dünyanın en çok kâr eden bazı çok uluslu şirketlerinin de bulunduğu, işte bu petrol ve kömür kartelleri. Tatlı kârlarından vazgeçmek istemeyen bu şirketlerin her yere yerleştirdiği lobiler, her türlü yanlış bilgilendirmeyi ve yalanı yaymaya devam ediyorlar. Üstelik bilimselmiş gibi ortaya sürdükleri bu görüşler James Hansen gibi dünyanın en önemli iklim bilimcileri tarafından defalarca çürütülmesine ve bütün ciddi bilim kuruluşları (haberde ismi geçen Max Planck Enstitüsü dahil) küresel ısınmanın varlığı, nedenleri ve çözüm yolları konusunda görüş birliği içinde olmalarına rağmen.
Küresel ısınmanın bugünümüzü ve geleceğimizi tehdit eden en önemli sorun olduğunu çok daha iyi anlamak ve bu tür manipülasyonlara alet olmamak zorundayız. Çünkü küresel ısınma mücadelesinden şüphe duymamıza ve çözüm yolunda atmamız gereken acil adımlarda geç kalmamıza neden olan her yanlış, bizi susuzluğa, açlığa ve büyük felaketlere biraz daha yaklaştırıyor. Günlük gibi, ciddi ve iddiası olan bir gazetenin de daha özenli olması gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder