Bu blogda, gazete ve dergi yazılarım yer almaktadır. Akademik yayınlar ve makaleler - Yeşil Gazete yazıları

01 Temmuz 2005

Küresel Isınmanın Benimle Bir İlgisi Var mı?


Bu yazı 2005 yılında bir dergi tarafından küresel ısınma dosyasında yayımlanmak üzere ısmarlanmış, ancak herhangi bir yerde yayımlanmamıştır.

(Fotoğraf: Ümit Şahin, 2005 Şubat, Antartika, Errera Kanalı)

Ümit Şahin

Ben duyarlı bir yurttaşım. Kimseye bir zararım olmaz. İnsan haklarından yanayım, ağaç kesmem, hayvanlara kötü davranmam, savaşa karşıyım, şiddete de, zaten sakin yaratılışlı bir insan sayılırım. Lüks tüketimle aram yoktur, eskiden olsa bir lokma bir hırka da yeterdi, ama şehir hayatı işte, biraz daha fazlası gerekiyor yaşamak için. Yine de aşırıya kaçmam, para ve konfor herşey değildir benim için. Parasız da olmuyor tabii ama yine de ailem, arkadaşlarım, başka insanların da karnının doyması, temiz bir çevrede yaşamak ve doğanın tahrip edilmemesi benim için paradan önce gelir. Toprak anayı korumak, hayvanlara dostumuz gibi bakmak, doğanın bir parçası olduğumuza inanmak gerek. Küresel ısınmanın benimle bir ilgisi var mı?

İklim değişecek deniyordu, artık kanıtlanmış, iklim değişmeye çoktan başlamış diyorlar. Denizler yükselecek, fazla sıcaktan ya da sellerin, fırtınaların artmasından ekinler verimsizleşecek, bazı bölgelerde insanlar yaşadıkları yerleri terketmek zorunda kalacaklar. Göç dediğin eski çağlarda da olurmuş, ama o zaman göç edecek sahipsiz toprak varmış. Şimdi her karış parsellenmiş, sınırlarla çevrilmiş, uçan kuşu gözlüyorlar, nereye göç edeceksin? Toprağını bırakıp gitmek zaten kolay değil, bir de seni alacak, kabul edecek bir başka halkı, bir başka ülkeyi nereden bulacaksın? İklim değişirse benim de yiyeceğim ekmek kıtlaşır mı acaba, buralarda da seller, kasırgalar olur mu, deniz yükselir mi, ben de göç etmek zorunda kalır mıyım? Küresel ısınmanın benimle bir ilgisi var mı?

İklimin değişmesi en çok karbon dioksit yüzünden. Ama ben soluğumu verdiğimde çıkan karbon dioksitten değil tabii, öyle olsaydı saçma olurdu. Fosil yakıtlar, yani ısınmak için, bir yerden bir yere gitmek için kullandığımız arabaları çalıştırmak, uçakları uçurmak için, ampulümüzü yakacak, buzdolabımızı çalıştıracak elektriği elde etmek için yaktığımız petrol, kömür ve doğal gaz iklim değişikliğinin sorumlusu. Fabrikaların, atölyelerin bacasının tütmesi için yakılan, sokağımızdaki asfalttan naylona, plastikten yüz bin çeşit kimyasala kadar pek çok şeyin hammaddesi olan petrol, kömür ve doğal gazı yaktıkça havaya daha çok karbon dioksit salınıyor ve küresel ısınma artıyor. Bütün bunları ben de tüketiyorum. Arabaya, uçağa biniyorum, naylon poşet, pet şişe, deterjan, ilaç, bin çeşit plastik eşya kullanıyorum. Evimi de doğal gazla ısıtıyorum, kış başka nasıl geçer? Evet kullanıyorum bütün bunları, ama aşırıya da kaçmıyorum. Küresel ısınmanın benimle bir ilgisi var mı?

Ormanlar azalınca da, yani karbon dioksiti emip azaltacak ağaç kalmayınca da küresel ısınma şiddetleniyor. Ormanlar niye azalıyor, çünkü insan sayısı hızla artıyor. Daha fazla insanı beslemek için daha fazla ekip biçmek gerek, ormanı ekip biçemezsiniz. Üstelik ormanda yaşanmaz, şehirleşme de artıyor, şehrin içinde kalmış ormandan, cadde kenarındaki ağaçtan ne olacak, şehir demek beton demek. Bir de yağmur ormanları var. Dünyanın akciğerleri, karbon dioksit emme, oksijen basma tulumbaları, Brezilya’da, Endonezya’da, Malezya’da, o kadar büyük alanlar ki. Onlar da hızla azalıyor. Yağmur ormanlarını kesip, ağacından kereste ve kağıt yapıp, açılan alanlarda büyük sığır çiftlikleri kuruyorlar, sığır ekip, et biçiyorlar. Protein lazım insanlığa, et yemeden olmaz diyor doktorlar. Ben de et yemiyorum desem yalan olur; marketten almıyorum, büyük çiftliklerden gelmiyor yediğim et, süt, yumurta desem, o da yalan olur. Ama bir Amerikalı kadar da çok et yemiyorum tabii. Türkiye’de yağmur ormanı zaten yok. Hayatımda da ne bir ağaç kestim, ne de orman yaktım. Küresel ısınmanın benimle bir ilgisi var mı?

Dünya ülkeleri küresel ısınmayı durdurmak için bir anlaşma yaptılar. Kyoto protokolü. Amerika kabul etmedi, uygulamıyor namussuzlar. En çok karbon dioksiti onlar üretiyor. Çünkü en çok petrolü, kömürü onlar yakıyor. En çok yiyip içen, herşeyi en çok tüketen onlar. İki yüz doksan milyon insanlar, yani bütün dünyanın yüzde beşinden azlar, dünyada açığa çıkan karbon dioksitin dörtte birini onlar üretiyor. Çünkü herkes yılda bir kilo et yerken, onlar on iki kilo et yiyor, kişi başına birden fazla otomobilleri var, dolmuşa biner gibi uçağa biniyorlar. Hem devasa bir de orduları var, dünyanın canına okuyorlar, o savaş makinesi için ne teknolojiler kullanıyorlar, ne biçim tahrip ediyorlar dünyayı. İklimi değiştirecek her şeyi sonuna kadar yapıyorlar, en ufak bir tavize bile yanaşmıyorlar. Ben günahım kadar sevmem Amerika’yı. Savaş karşıtı mitinglere katılıyorum. Elimden geldiğince mücadele ediyorum Amerika’nın yaptıklarına karşı. Küresel ısınmanın benimle bir ilgisi var mı?

Bir de çok uluslu şirketler var tabii. Petrol devleri, uçakları uçuranlar, kimya sanayi, ilaç şirketleri, Coca Cola, medya. Dünyayı onlar idare ediyor. Her yerde onların istedikleri oluyor. Onlar daha fazla kar etsin diye daha fazla tüketime özendiriyorlar insanları. Onların ürettiklerini tüketiyoruz. Onların icat ettiği şeyler hayatımızı kolaylaştırıyor. Cep telefonu, bilgisayar, yeni tıp teknolojileri, yeni ilaçlar, daha hızlı iletişim, daha iyi soğutan buzdolapları, klimalar. Herkes kullanınca kullanmamak olmaz. Eskiden cep telefonu mu vardı o da ayrı ama, herkeste varken bende olmasa ne değişecek? Ben kullanmayınca üretmeyecekler mi, kar etmeyecekler mi, karları azalırsa zaten yeni bir yol bulurlar. Çok uluslu şirketler üretip, satıp, bize tükettirdikleriyle iklimi değiştiriyor ya göz göre göre, biz de onların işlerinde, ya da onların ürettiklerini alıp satma işinde, yarı üretici, yarı tüketici geçimimizi temin ediyoruz. Bu nasıl çelişki, hadi mallarını boykot ettik, işsiz mi kalalım? Ama yine de benim bilincim var. Çok uluslu şirketleri, dünyayı savaştan savaşa sürükleyen silah ve petrol devlerini, çevirdikleri dolapları, Bush’u nasıl seçtirdiklerini biliyorum. Küresel ısınmanın benimle bir ilgisi var mı?

Küresel ısınma durmaz mı? Her şey nasıl bu kadar umutsuz olur? Amerika’yı bir durduracak yok mu? Çin diyorlar, ama Çin mi iklimin değişmesini engelleyecek, daha neler? Ellerinden gelse bütün ülkeler, yani bütün insanlık, Amerikalılar kadar çok yiyip içmek, onlar kadar çok uçmak, uzaya gitmek, zengin olmak istemiyor mu? Birisi bunu durdurmalı ama kim? Yoksa çocuklarımız nasıl bir dünyada yaşayacak? Bu sistemi ben kurmadım, sürmesini ben istemiyorum? Ama sonuçta bu dünyada, bu çağda yaşıyoruz, yaşamak zorundayız. Onlar egemen. Ben halkım. Küresel ısınmanın benimle bir ilgisi var mı?

Hiç yorum yok: