Bu blogda, gazete ve dergi yazılarım yer almaktadır. Akademik yayınlar ve makaleler - Yeşil Gazete yazıları

02 Eylül 2006

Türkiye Küresel Isınmadan Muaf mı?


Bu yazı 2 Eylül 2006 tarihli Biamag'da yayımlanmıştır.

http://www.bianet.org/2006/09/01/84584.htm


Ümit Şahin

Günlük gazetelerde küresel ısınmayla ilgili haberlerin verilme şekli bir süredir iyice ilginç bir hal almaya başladı. Yabancı ajans ve gazetelerden kaynaklanan haberlerde iklim felaketleri, buzulların erimesi, susuzluk, türlerin yok olması gibi olaylar her zaman olmasa da çoğu zaman küresel ısınmayla olan bağlantısı kurularak veriliyor.

Kutup ayılarının açlıkla karşı karşıya kalmaları ve bu nedenle soylarının tehlikeye girmesi, Grönland'daki buzulların tahmin edilenden hızlı erimesi nedeniyle deniz seviyelerinin yükselmeye başlaması, İspanya kıyılarını normalde görülmeyen deniz analarının işgal etmesi ve turizmin bundan olumsuz etkilenmesi, kasırgalar ve küresel ısınmadan kaynaklanan benzeri felaket haberleri, bu olayların iklim değişikliğiyle olan güçlü bağlarını gösteren bilimsel açıklamalarla birlikte verilebiliyor.

Türkiye'de durum farklı

Oysa bu durum Türkiye ile ilgili haberlerde tamamen değişiyor. İkisi de Anadolu Ajansı (AA) kaynaklı, iki çok güncel örnek verelim: İlki 20 Ağustos 2006 tarihinde Radikal'de "Nasreddin Hoca'nın Gölü Artık Maya Tutmuyor" başlığıyla verilen haber.

Haberde Akşehir Gölü'nün yüzölçümünün göl sularının çekilmesi nedeniyle 350 kilometrekareden 35 kilometrekareye, derinliğin 17 metreden yarım metreye kadar düştüğü söyleniyor. Aynı konuda 16 Şubat 2006'da Radikal'de yayımlanan yine AA kaynaklı bir başka haberde "Akşehir Tarım İlçe Müdürü Bahri Karaman, eskiden Temmuz ayına kadar zirvelerinde kar bulunan Sultandağları'nda birkaç yıldır kış aylarında bile kar görmediklerini söyledi" gibi net bir ifade de yer alıyor.

Oysa her iki haberde de, Akşehir Gölü ile ilgili çeşitli gazetelerde çıkan diğer haberlerde de, yanlış sulama politikaları ve susuzluk gibi çeşitli nedenler sayılırken, küresel ısınmadan bahsedilmiyor.

İkinci örnek haber yine AA kaynaklı ve 19 Ağustos 2006 tarihinde Birgün gazetesinde yayımlanmış: "Ağrı Dağı Patladı Dedikodusu Ortalığı Fena Karıştırdı" başlıklı habere göre Ağrı Dağı'ndan yuvarlanan kayaların ve çamurlu suların nedeni halkın endişelendiği gibi Ağrı Dağı'nın patlaması değil. "Yetkililere göre, dedikoduya sıcaklar yüzünden dağdaki buzul parçalarının kopması yol açtı". Haberde yine küresel ısınmadan bahsedilmiyor.

Buzullar

Küresel ısınmanın en önemli sonuçlarından ve aynı zamanda göstergelerinden biri kalıcı buzulların büyük bir hızla erimesi. Tropik ve ılıman iklim kuşağındaki buzulların erimesinin dünyada ciddi susuzluk nedenlerinden biri olacağı biliniyor. En meşhur örnek Klimanjaro'nun bile karsız kalması, çünkü dağda birkaç yıl sonra bütün buzullar erimiş olacak. Türkiye'de de buzulların küresel ısınma nedeniyle eridiği Dr. Ökkeş Kesici'nin çalışmalarında net olarak ortaya konmuştu. Dr. Kesici, Süphan ve Cilo'daki buzulların yüzde 97'sinin eridiğini, Erciyes ve Aladağlar'da hiç buzul kalmadığını, Ağrı Dağı buzullarında da ciddi azalma olduğunu ortaya koymuştu. Zaten Türkiye buzullarının benzer iklim kuşağındaki diğer yerlerden farklı olması herhalde beklenemez.Küresel ısınmanın Türkiye'deki sonucu susuzluk ve kuraklık Worldwatch Enstitüsünün kurucusu Dr. Lester Brown'ın son kitabı "Dünyayı Nasıl Tükettik"te anlattığı gibi (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ağustos 2006) kalıcı buz kütlelerinin erimesine neden olan küresel ısınmanın Türkiye gibi ılıman iklim kuşağında bulunan ülkeler için en önemli sonucu yer altı su kaynaklarında su seviyesinin ciddi biçimde düşmesi, bu nedenle de akarsu, göl ve sulak alanlarda yaşanacak su azalmasına bağlı ortaya çıkacak susuzluk ve kuraklık olacak. Bunun tarımsal üretim ve içme kullanma suyu açısından ne kadar kritik sonuçlar doğuracağı tahmin edilebilir.

Türkiye sadece Akşehir gölünü değil, Meke Gölü, Sultansazlığı, Tuz Gölü gibi birçok önemli sulak alanını kaybediyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi 5 ay sonra su kesintilerine başlamalarını gerektirecek bir susuzluk yaşamakta olduklarını açıklıyor.

Bir yandan da Türkiye anormal bir sıcak dalgası yaşıyor. Ülkenin dört bir yanında ormanlar yanıyor. Kıyılar normalde görülmeyen bir yoğunlukta denizanaları tarafından işgal ediliyor. Dünya ülkeleri buzullarını kaybeder, kuraklık çeker, Londra ve Paris sıcak dalgaları altında kıvranırken, nedeni küresel ısınma. İspanya'da ormanlar yanar ve denizanaları turizmi olumsuz etkilerken, neden küresel ısınma. Ama Türkiye'ye gelince "nedense birkaç senedir kar yağmadı", ya da "sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde" oluyor.

Gerçeklerle yüzleşmekten daha ne kadar kaçacağız? Türkiye ne yazık ki küresel ısınmanın öldürücü darbesini almakta olan ülkelerden biri bugün. Türkiye küresel ısınma nedeniyle susuzluk, kuraklık, sıcak hava dalgaları ve sellerle boğuşmak zorunda kalan ve önümüzdeki yıllarda daha da fazla kalacak bir ülke.

Küresel ısınma bütün dünyayı üzerinde yaşanmaz bir yer haline getirirken, ne yazık ki biz de bundan payımızı alacağız. Küresel ısınmanın Türkiye'yi muaf tuttuğunu sanma konusunda suç gazetecilerin değil. Bütün bir toplum olarak, bilim insanları, politikacılar, sivil toplum ve elbette basın olarak, küresel ısınmayı artık bizi etkilemeyecek, sadece kutup ayılarını ve okyanustaki birkaç küçük adanın halkını ilgilendiren önemsiz, hatta magazin sayfalarında verilecek bir olay gibi görmekten vazgeçmek zorundayız.

Zaman daralıyor, gidecek başka gezegen yok, gidecek başka bir Türkiye de.

Hiç yorum yok: